1 Nisan 2014 Salı

EKSİK , HEP EKSİK VE ÇOK EKSİK...

 
   Ay büyüdü gecede , kocaman ve olabildiğince parlak gözleri dolu dolu döndü arkasına , oysa hiç sevmezdi arkasına bakmayı , çokça savaştı zaten bakmamak için ama yenildi kendine dayanamadı baktı arkasına ve gidişine öylece seyirci kaldı sevdiğinin... Hiç bir şey söylemedi giderken , ne bir hoşça kal ne bir güle güle ? sadece omzunun üzerinden bakakaldı, çeviremedi tüm varlığını, çevirse koşup giderdi,  tutardı ellerinden , dudaklarını bastırırdı onun dudaklarına onu yaşama bağlayan her şeyi  çekerdi  içine ,  o yokken nefessiz kaldığını söylerdi, yaşamak her günün her gecenin senin yüreğinin  ritminde dalgalandığı  bir deniz benim için derdi.... ama demedi,  diyemedi,  dönmedi ay yüzünü ona , baktı ve çok büyük bir günahmışcasına hızla döndü arkasına , acısına inat daha bir parladı gecede , aldırmadı gözyaşlarına ... gökyüzünde yapayanlızdı sanki ne yıldızlar ne başka şeyler derdine dert ortağı, ne yaslanacak bir omuz ne de boş ver diye teselli  verecek bir dost? olsun dedi kendince biliyorum buda geçecek bu da bitecek , asırlarca döndüm şu dünyanın etrafında neler geçti? neler bitti ? dedi kendi  kendine.
         Sonra onu fark etti  dolunay aydınlattığı gecede , gökyüzünde o en minik , yüreği kocaman yıldızı, utandı ay gözyaşlarından çevirdi başını kimse görsün istemedi acısını , minik yıldız ''Utanma ne olur, dök içini rahatlat yüreğini at o içini yakan zehri, ağla ağlayabildiğince  '' dedi, ay hiçbir şey söylemedi , anlamaz ve boş bakışlarla baktı bu yeni arkadaşa , sende nereden çıktın? dercesine baktı minik yıldıza ve  dayanamadı sordu ''Neden geldin yanıma '' . Minik yıldız biran ne diyeceğini bilemeden ayın  parlak ve bir o kadar da  nemli gözlerine bakarak usulca ve en tatlı sesiyle konuştu sonunda ;  ''gecenin karanlığını tek başına yenen , parlaklığın ile her şeye yeniden ve defalarca ümit veren seni ağlatan şeyin ancak yürekteki yara olduğunu bilecek kadar gökyüzündeyim , yaranı iyileştiremem derdine çare olamam  ama yanında olup seni dinleyebilirim'' dedi. Ay üzgün gözlerini minik yıldıza çevirdi , hiçbir şey demedi dakikalarca ağladı ağladı .... en sonunda konuşmaya çalıştı üzüntüden çıkmayan sesiyle konuştu ,'' yüreğimde aşka dair sevdaya dair ne varsa hiç hesapsız kitapsız,  yalansız dolansız   tüm sevgimi , hiç   sonunu düşünmeden ne olduğunu anlamadan verdim sevdiğim dediğime...  tüm içtenliğimle karşılığında bir şey istemeden beklemeden  sevebileceğim her şekilde ve evrendeki tüm sevgilerin en güzeli ile sevdim, ben buydum böyle severdim çünkü,  deli dolu ve olabildiğince tutkulu. O da beni sevdi yada sevdiğini sandı , gönlündeki ateşin sönmesi çok kısa sürdü ama  anlamadı nasıl ve ne kadar sevildiğini , bilmiyordu belki sevmeyi yada hiç sevilmemişti benim sevdiğim gibi ; verdi ellerime yüreğimi   sonunda benden geriye geceyi aydınlatan içi bomboş bir varlık kaldı, bastı içimdeki tüm aşk çiçeklerine ezip geçti, şimdi yaralarla dolu acılarla çevrelenmiş ve lime  lime edilmiş bir yürekle kalakaldım öylece, oysa daha doymamıştım ki onu sevmeye,  kollarımla sarmaya, gecenin karanlığında yanyana olmaya , şimdi her şey yarım kaldı , ben- biz- o, ve üzerine titrediğim sevdamız....Yarımız işte yarım , ve ne yaparsak yapalım eksiğiz, ve bir daha asla tam olmamak üzere hep eksik kalacağız...

5 yorum:

  1. canım en son yazımda senden bahsettim okuuu:)
    muck

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. canım hangi yazın anlamadım , ipucuna ihtiyacım var ,öptüm cnm...

      Sil
  2. Güzel ve bir o kadar içli hüzünlü bir yazı... çok zordur acıdır sen pervane gibi sevmişken yüreğin ellerine konması....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. adın ne de güzelmiş, hep hayal kuruyorum zaten , yorumun için teşekkürler :)

      Sil
  3. Mim mimi part 2 baslikli yazida:)
    Bu yazin cok guzel bambaska yerlere goturdu beni....

    YanıtlaSil